Oğuzhan Aydın Kişisel Blog

İbrahim Balaban Müzesi ve Tekirdağ Müzeleri

Bugün Tekirdağ’da yeni bir müzenin, “Ressam İbrahim Balaban Müzesi”nin açılışı gerçekleştirildi ve ben de bu açılışa katıldım. Uzun süredir blog yazmadığım için de bu olayı yazmaya karar verdim.

Açılış saat 16’da idi ve ben biraz erken gitmiştim(Aslında bunu bilerek yaptım.). Bir köşe bulup etkinliğin başlamasını beklemeyi planlıyordum ama oraya gittiğimde farklı bir yer daha keşfettim: Müzik Teknolojileri Müzesi. İçerisinde pek çok müzik aleti sergilendiği gibi bir köşede de müzik aleti yapım atölyesi gösteriliyordu. Ayrıca müze içerisinde geçmiş hikayesi olan enstrümanlar da mevcut, bunlardan birisi de Barbaros Hayrettin Paşa’nın kavalı. Müzik ile ilgili biriyseniz gerçekten harika bir yer, şahsen ben çok beğendim. Burayı gezdikten sonra dışarı çıktım ve kısa bir süre sonra da belediye başkanı, hemen ardından da Hıfzı Topuz, İbrahim Balaban ve ailesi geldi.

Açılış konuşması olarak belediye başkanı müzenin açılış hikayesini anlattı ve mikrofonu Hıfzı Topuz’a verdi. Hıfzı Bey de Nazım Hikmet ile olan bir anısını anlattı. Yapılan konuşmalardan sonra içeriye girildi.

İçeri girildiğinde İbrahim Balaban, Nazım Hikmet’in kendisine ithaf ettiği şiirden bir kaç dize okuyup ardından eserlerini anlatarak üst kata doğru çıktı. Ressam’ın kendi deyişiyle, evlerindeki tabloların çoğunu buraya getirmişler. İki katlı olan müze gerçekten çok zengin ve güzel. Nazım Hikmet’in kendi çizdiği Aynacı Yusuf portesi, Balaban tarafından çizilen Nazım Hikmet resimleri ve Balaban’ın baskıları, aile resimleri, rölyefleri, pek tabii tabloları müzede görebileceğiniz eserlerden. İşte müzede çektiğim resimlerden bazıları:

Müzenin Giriş Kısmı   Saban Süren ve Meyve Toplayan Çocuklar
Nazım Hikmet'in yaptığı Balaban resmi ve önünde İbrahim Balaban'ın kendisi.   Nazım Hikmet'in yaptığı Balaban resmi ve önünde İbrahim Balaban'ın kendisi.

İşte seyreyle gözüm, hünerini Balaban’ın.
İşte şafak vakti, Mayıs ayındayız.
İşte aydınlık:
akıllı, cesur, taze, diri, insafsız.
İşte bulut:
kaymak gibi lüle lüle.
İşte dağlar:
hem de mavi, hem de serin.
(…)

Nâzım Hikmet – İbrahim Balaban’ın “Bahar” tablosu üstüne söylenmiştir.

Ben bu müzeyi ilk defa Mayıs ayında ziyaret etmiştim ve daha o zaman bu yazıyı yazmayı planlamıştım. Hatta Tekirdağ’daki diğer müzeleri de içine alan bir yazı hazırlamıştım ama yayımlamadım. Dolasıyla bugün; yarısı blog, yarısı haber yazısı şeklinde olan bu yazıyı bitirmeden önce Tekirdağ’da gezebileceğiniz diğer müzelerden de kısaca bahsetmek istiyorum.

Tekirdağ Süleymanpaşa’da ziyaret edebileceğiniz müzeler: Arkeoloji ve Etnografya Müzesi, Namık Kemal Evi, Rakoczi Müzesi, Ressam İbrahim Balaban Müzesi, Müzik Teknolojileri Müzesi. Yakında gezebileceğiniz bir müze: Eski Tekirdağ Fotoğrafları Müzesi.

Arkeoloji ve Etnografya Müzesi

Tekirdağ Müzesi olarak da geçen bu müze eski vali konağı binasına yapılmış. Dolayısıyla binanın kapısının üstünde “Vali Konağı” yazıyor.

Müzede gezebileceğiniz 3 oda ve bir de bahçe var. Bahçe ve bir oda sadece arkeoloji bölümü için ayrılmış. Bir oda ikiye bölünmüş; odanın bir bölümü etnografya, bir bölümü de arkeoloji bölümü olarak ayrılmış. Kalan son oda ise “Tekirdağ Odası”. Tekirdağ Odasında eski Tekirdağ evlerinin iç yapısı yansıtılmaya çalışılmış.

Müze geniş bir arkeoloji bölümüne sahip, ki bu benim en sevdiğim kısım oldu. Özellikle giriş katında pek çok mezar steli(taşı) bulunuyor. Mezar stelleri üzerinde bulunan yazıların tercümesi, stelin hemen yanında bulunan künyede yer alıyor.

Namık Kemal Evi

Vatan şairi Namık Kemal Tekirdağ’da doğmuştur. Namık Kemal Evi, Namık Kemal’in anısına oluşturulmuş bir müzedir lakin Namık Kemal’in asıl evi değildir.

İçerisinde çoğunlukla halk tarafından hediye edilmiş, Tekirdağ ve çevresine ait yöresel eşyalar, tablolar, Namık Kemal’in eserleri bulunmaktadır.

Rakoczi Müzesi

Macar prensi olan Rakoczi’nin Tekirdağ’da bulunduğu zamanlarda vakit geçirdiği ev Macaristan Hükumeti tarafından satın alınıp müzeye çevrilmiş. Müze içerisinde o dönemde kullanılan eşyalar, çeşitli tablolar mevcut.

Ayrıca bu müzenin en beğendim kısmı Macar ziyaretçiler, oraya hatıra olarak kuşağımsı bir kumaşa (Adlarını unuttum.) isimlerini, işlerini, geldikleri yeri yazıyorlar, bunlar da tavandaki iplerden sarkıtılıyor. İlginç ve güzel bir görüntü oluşturduklarını söylemeliyim.

Son Güncellenme: 7 Eylül 2018